İCRANIN GERİ BIRAKILMASI
İcranın geri bırakılması İİK madde 33 te düzenlenmekte olup; ilamlı icra takiplerinde karşımıza çıkmaktadır. İlamlı icrada; borçlu, ilamsız icradaki gibi borca itiraz hakkına sahip değildir. Ancak borçlu, belirli şartların sağlanması halinde icra takibinin devam etmesine engel olabilmektedir.
Borçlu; borcun itfa edildiği yani takas, ibra ya da ifa gibi hallerle borcun sona ermiş olması, kendisine süre verilmiş olması veya ilamın zamanaşımına uğramış olduğu yönünde iddiada bulunarak ilamlı icra takibinin devam etmesine engel olabilir. Borçlunun imhal veya itfa iddiası söz konusu ise; yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle ortaya koyması gerekmektedir. Zamanaşımı iddiasında bu husus ayrıca aranmamaktadır.
Borçlu, icranın geri bırakılmasını icra mahkemesine yapacağı yazılı başvuru ile talep edebilmektedir.
Eğer imhal, itfa ya da zamanaşımı, ödeme emri tebliğ edildiğinde zaten mevcut ise borçlu ödeme emrinin tebliği ile 7 gün içerisinde icrannın geri bırakılmasını talep etmelidir. Aksi halde bu hakkını kaybedecektir ve ilamlı icra neticesinde sabit görülen borcu ödemek zorunda kalacaktır. Ancak imhal, itfa ya da zamanaşımı durumu , ödeme emri tebliği sonrasında oluşmuş ise borçlu herhangi bir süreye tabi olmaksızın icranın geri bırakılmasını talep edebilir.
Borçlu, yukarıda anlatıldığı hali ile icranın geri bırakılması talebinde bulunur ve icra mahkemesi tarafından talebi reddedilir ise nasıl bir yol izlemelidir?
Borçlunun icranın geri bırakılması yönündeki talebi icra mahkemesince uygun görülmeyerek reddedilirse, borçlu istinaf ve temyiz yoluna başvurabilir. Ancak istinaf veya temyiz yolu ile icranın geri bırakılabilmesi için, istinaf ve temyiz başvuru süresi içinde alacağı karşılayacak bir teminatın gösterilmesi gerekmektedir. Bu teminat nakit olabileceği gibi icra mahkemesince kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti de olabilir. Borçlu; devlet ya da adli yardımdan yararlanan kimse ise , teminat gösterme zorunluluğu olmayacaktır.
Teminatın yatırılmasının ardından borçlu, icra dairesine başvurur ve “Mehil vesikası” adı verilen, icranın geri bırakılması kararı getirmek üzere borçluya verilen süreyi gösteren belge alır. Bu belge ile borçluya, icranın geri bırakılması kararını Bölge Adliye Mahkemesinden veya Yargıtay’dan getirmek üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. ( Nafaka hükümlerinde böyle bir süre verilmez.) Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir. Borçlu bu ek süre içinde de icranın geri bırakılması kararı getirmezse alacaklı yatırılan teminatı icra dairesinden talep edebilir. Yani alacaklı bu teminat ile borcun tahsilini sağlayacaktır.
Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtay’ca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir. Bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtay’ca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir.
Yargıtay’dan alınan icranın geri bırakılması kararı ile icra dosyası tamamen durur. Yargıtay’ın ilam hakkında kararını verene kadar borcun tahsili için hiçbir işlem yapılamaz.
Zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılması talebinde, borçlu İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir. Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.
Borçlunun icranın geri bırakılması için gerekli şartları sağlıyor olmasına rağmen böyle bir başvuru imkanı olduğunu bilmediği için talepte bulunmaması, süreyi kaçırması durumunda, icra takibi kesinleşir, borcu ödemek durumunda kalır. Hatta haciz işlemleri ile de karşı karşıya kalabilir. Borçlu olmadığı halde, bu prosedürleri de kaçıran borçlu, istirdat davası ile haklılığını ortaya koyabilmektedir. Hak kaybı yaşayarak, borçlu olunmayan bir borcun ödemesi ile karşı karşıya kalmamak adına böyle durumlarda alanında uzman bir icra avukatına başvurmakta fayda olacaktır.
Av. Fırat Fesih KAYA